16 Nisan 2012 Pazartesi

Türkler Irkçı Mı Dır ?


Türkler ırkçı mıdır? Türkiye'de ırkçılık var mıdır?  İki soruya da kesin cevap veremeyiz. Çünkü Türk milleti olarak küfürü seven, ettiği küfürün nereye gittiğini bilmeyen insanlarız. Her şeyi anlık yaşarız. O an ağzımızdan çıkan küfür günlerce bizi deli eder, dumura uğratır, köpek gibi pişman oluruz, oluruz da bu neyi değiştirir ki? Aynı tas aynı hamam.

Emre yine yaptı yapacağını Zokora' ya ırkçı söylemde bulundu. İtiraf etti. Sonra tekrar öz kimliğine dönerek inkar etti. Yok şöyle de yok böyle de, bla bla bla... Emre'nin olayını ilk duyduğumda söylediğine ne kadar eminsem içinde ırkçı duygular beslemediğine de o kadar eminim ancak bu hiç bir şeyi  değiştirmez. Laf ağızdan bir kere çıkar. Emre başını önüne eğip özür dilemeydi.

Çarşı grubu Emre'nin bu olayından sonra klasik cevabını verdi. Çarşı, karşı, hepimiz falanız gibi. Bu günkü Eboue'ye saldıranlarla, o pankartı açanlar farklı kişiler galiba. Yukarıda ok ile işaretlenmiş arkadaş yanlış yaptı. Şimdi yaptığı yanlışa kızanlar o kişinin özüne de hakaretler yağdırıyor. Bence ırkçı söylemlerden hiç bir farkı yok edilen küfürlerin. Bizim ülkemizde reva görülür ayrı. Çünkü hiç tutar yanımız yok yaşanan olaylar karşısında. Tutarsızlık içimize sinmiş, yer etmiş, gitmiyor.

Gs li futbolcu'ya maymun taklidi yaparak hakaret eden kişiye geçmiş olsun. Emre'ye 4 - 5 maç ceza verenler heralde onu da maçlardan bir kaç ay men ederler. Olması gereken budur. Sahaya girenleri de verilecek cezalarla caydırmak en önemlisi.

Şampiyonu Alkışlamak Varken


Süper Lig'in şampiyonu belli ancak kimi avutuyoruz anlamış değilim. Galatasaray şampiyon, Fenerbahçe ikinci oldu. Ancak yetmedi. Süper Final diye bir şey icat ettiler. Bundan ne kazanacağız Süper Final sonunda göreceğiz. Eğer geçen sezon puan puana olan iki takım aralarında içerde dışarda iki maç yapmış olsaydı. Şampiyonluk daha hak edilmiş durabilirdi. Şimdi hiç bir şeyin tadı yok.
Lige renk gelsin, heyecan artsın diye yapılan bu düzenleme herkesi bıktırdı, bezdirdi. Derbilerin bir tadı vardır. Bu adamlar futbolun içine ettikleri gibi bu damak tadımıza da göz dikmişler. Seneye Süper Final istemezük arkadaş. Şampiyonluğu son maç sonunda kutlamak en iyisidir. Ayrıca bu senenin, yaşanan kaos ortamı dışında futbol zevki adına geçmiş senelerden hiç bir farkı yoktu. Bu böyle bilinirse seneye yeni maceralara yelken açmak zorunda kalmayız.

18 Eylül 2010 Cumartesi

Fenerbahçe V.S Beşiktaş


Süper Lig'in havalı, yakışıklı abisi Beşiktaş, mahallenin her zaman ağır abisi olmuş, ancak eski havasından, karizmasından uzak, böbrek taşı düşeren yiğit misali kıvranan Fenerbahçe'ye karşı. Beşiktaş'ın ilk dört haftası geride kalan ligde 3 galibiyet, 1 mağlubiyeti alırken Fenerbahçe 2 galibiyet, 2 mağlubiyet aldı.

Fenerbahçe'nin lig başlamadan iki Avrupa kupasından elenmesi, hazırlık döneminde takımın temel öğelerinin sakat olması, takım tertibinde sıkıntılara yol açtı. Fenerbahçe bir bakıma hazırlık maçları oynuyor ligin ilk haftalarında. Bu hafta en ciddi hazırlık maçına çıkacak. Beşiktaş'ın galip gelmesi tam bir kaos ortamı oluşturacak, hazırlık maçı mahiyetindeki maç sayılarının artmasına yol açacak.

Gelelim Beşiktaşa... Beşiktaş hücum futbolu oynuyor. Her an herkes gol atabilir durumda görünüyor. Defans açıklar verse de hücumda etkinlik kazanan takım, rakibine gol şansı için fırsat bırakmıyor. Fenerbahçe'nin bu fırsatları yakalayacağına inanıyorum. Pozisyonları değerlendirebilirlerse ''iki kere geldiler iki gol buldular'' muhabbetine kapı açabilir.

Bu maçta Fenerbahçe kalsik derbi taktiğini uygulayacak. Ortasaha kalabalık tutularak ileride bulunan 2 -3 hücümcudan medet umulacak. Yıllardır bu taktik Fenerbahçe'yi derbi kralı yaptı. Bu maçta nasıl sonuç verir öngöremedim. Çünkü Q7 ve Guti'nin olduğu ortasaha her an bir pozisyon hazırlayabilir Saraçoğlunda gol atmaya hevesli forvetlere. Kendileri de atabilir. Q7 bu konuda çok iddialı bu maçta.

Beşiktaşın bu maç öncesi avantajı nedir? Tabiki herkesin dillendirdiği gibi motivasyonu. Fenerbahçede olmayan şey yani... Bakalım ne sonuç verecek stresli derbi öncesi bu durum. İlk defa Fenerbahçe açısından umutsuzum derbi öncesi. Birilerinin karimazsı dağılacak ama kimin?

6 Aralık 2009 Pazar

Üç Büyüklere Neler Oluyor?


Tatsız, tuzsuz geçen bir lig’in ardından, pembe gözlükler takarak başladık bu sezona. Fenerbahçe, Galatasaray adından söz ettiren transferler yaparak başladılar. Beşiktaş ise saçma sapan transferler girişimleri içinde geçirdi günlerini. Mustafa Denizli, geçen sezonun diğer takımların ikramı olduğunu kabul edip, yeni sözleşme imzalayıp imzalamamak arasında gidip geldi. Kendisi de biliyordu ki işler geçen sene ki gibi gitmeyecekti.
Fenerbahçe ve Galatasaray fırtına gibi başlamışlardı. Fenerbahçe lig tarihi boyunca en iyi başlangıcı yaparak, Aziz Yıldırım’ın boşuna şampiyonluk vaadinde bulunmadığını gösterdi. Galatasaray ise üçer beşer atarak yoluna devam ediyordu. Beşiktaş ise geçen senenin kopyası gibi harap ellerde hüküm sürüyordu.
İşler yolunda görünüyordu. Kimse Beşiktaş’ın iki sene üst üste şampiyon olmasını istemez; yayıncı kuruluş bile bundan haz etmez dedik. Bu gün gelinen durum ise içler acısı. Beşiktaş kötü giden maçların sonunda sekiz maç üst üste kazandı. Galatasaray kâh yenip kâh yeniliyor. Fenerbahçe ise üç maçtır kazanamıyor bile.
Bu hafta Beşiktaş berabere kaldı, Galatasaray son dakikada gol yedi, bir puan aldı. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın puan kaybettiği maçta gene kazanamadı. Anadolu derbisini kazanan kayseri spor lider oldu.
Galatasaray ve Beşiktaş her şeye rağmen oynayarak, pozisyon bularak kaybediyor veya berabere kalıyor ancak Fenerbahçe bir iki pozisyon dışında gol’e yaklaşamıyor bile. Bu sezon kim şampiyon olur derseniz bence gene Beşiktaş olur. Çünkü işler o yönde ilerliyor.

5 Aralık 2009 Cumartesi

Rıza Çalımbay Mı Dahi Yoksa Daum Mu?



Fenerbahçe, Eskişehir deplasmanında oynayacağı maç için kara yolu ile bu şehre gitti. Emre Belezoğlu son anda kadroya dahil edilirken Carlos son anda kadrodan çıkarıldı. Problem çocuk Guiza'nın ise Eskişehir'e götürülmeyip göz dağı verilmesi konuşuldu ama O da götürüldü. Şu an için sadece ilk onbir oynatıp oynatmamak arasında gidip geliyor yönetim çünkü biliyorsunuz ilk onbir çıkmayınca da kızıyor bizim oğlan.


Fenerbahçe cephesinde bunlar yaşanırken Eskişehirsporda işlem daha vahim son beş haftada işler çok kötü gidiyor. Son haftalarda alınan yenilgiler bu maçı kesin kazanılması gerekenler müsabakalar arasına sokuyor. Maç öncesi bir sorun da forvet hattında yaşanıyor. Elde bir tek Youla kalmış. Rıza Çalımbay, kaleci İveşa dan forvet devşirebilirmiyim onun hesaplarını yapıyor. Yenildikleri Trabzonspor maçında hakemlere de sormuş konuyu onay almış. Bu zamana kadar bilmediğine şaşırdım. Fenerbahçe maçına kalede Kaycan ile başlayıp forvette İveşa ile Youla oynayacakmış. Sırp kalecinin forması bile hazırlanıyormuş.


Şimdi asıl soruyu soruyorum: " Elinde Türkiye'nin ve İspanya'nın hatırı sayılır forvetleri dururken, tek forvet oynamak için Kazımdan forvet üreten Daum mu çok akıllı yoksa tüm forvet oyuncuları sakat, elinde bir tane Youla kalmış, yanına kimi monte etsem diye kalecisine umut bağlamış Rıza Çalımbay mı daha akıllı? "

4 Aralık 2009 Cuma

Başlıyor

Blog yazmaya futbolla başlamıştım. Geçen süre zarfında pek futbolla ilgili yazmadığım için blog'um futbol bloğu olmaktan çıktı. Arkadaşlarım arasında futbola ilgi duyan pek az kişi olduğu için bende futbol konulu yazılarımı ayrı bir blogda toplama karar verdim. Umarım başarılı olurum. Askerlik görevi için bir kaç ayrı kalacağım. İlgi gösteremem belki ama denemekte yarar var.